| Türkçe | İngilizce | |||
|---|---|---|---|---|
| Phrasals | ||||
| Öbek Fiiller | (birini bir şey yapması) için kandırmak | trick (one) into (doing something) f. | ||
|
She felt she had been tricked into marriage. Mary evlenmek için kandırıldığını düşünüyordu. More Sentences |
||||
| Öbek Fiiller | (birini bir şey yapması) için kandırmak | persuade (one) to (do something) f. | ||
| Öbek Fiiller | (birini bir şey yapması) için kandırmak | sucker (one) into (doing something) f. | ||
| Öbek Fiiller | (birini bir şey yapması) için kandırmak | wheedle (one) into (doing something) f. | ||
| Türkçe | İngilizce | |
|---|---|---|
| Phrasals | ||
| Öbek Fiiller | (birini bir şey) yapması için kandırmak | beguile (someone) into (doing something) f. |
| Öbek Fiiller | (birini bir şey) yapması için kandırmak | beguile someone into something f. |
| Öbek Fiiller | birini bir şey yapması için kandırmak | maneuver someone into something f. |
| Öbek Fiiller | (birini bir şey yapması için) tatlı sözle kandırmak | nudge (someone) into (doing) (something) f. |
| Öbek Fiiller | (birini bir şey) yapması için kandırmak | cajole (one) into (something) f. |
| Öbek Fiiller | birini bir şey yapması için kandırmak | coax someone to do something f. |
| Öbek Fiiller | (birini bir şey yapması için) kafeslemek/kandırmak/kafalamak | hoodwink (someone) into (doing something) f. |
